Manifesto

Kaç defa yazdım bilmiyorum. Günler, haftalar ve aylar… Bir yarış misali o kadar hızlı bir şekilde birbirini kovalıyorlar ki. Nasıl geçtiğini bile anlayamadan 6 aydan fazla bir zaman geride kaldı. Bir tutku, bir rüya, bir sevda kaybolup gideli uzun bir zaman geçti…

Fakat kalbimdeki sevda bir türlü dinmedi. Ne söylerseniz söyleyin; umrumda değil… Kalbimdeki en saf aşkın kimsesizliği, bu kimsesiz kalışının verdiği acı bir türlü dinmedi. Bu acıyla beraber umutlar da hayaller de bitmek bilmedi…

Kara bir sevdanın uğruna diyelim o zaman. Belki de başka bedenlerde mutluluğu tadan kadın için diyelim o zaman… Aşkımın, sevgimin, hayallerimin kadını için diyelim; bir gün bir yerde göz göze geleceğimize diyelim…


“Sevgi nedir bilir misiniz? Sevgi karşılıksız sevebilirsen sevgidir. Sevgi; sevdiğin insanın seni sevmediğini bildiğin halde, kendininkini paylaşabileceğin kadar büyükse sevgidir…”

Hani o pazar günleri vardı…
Güzel bir yüze bakarak uyandığın.
O sımsıcak bedene sarıldığın.

Kimi zaman unutmak istiyor insan,
Umudun tükendiği o anlarda…

Hayallerimi ve umutlarımı biriktirmeye başladım.
Onları görmek, yaşamak isteyen biri çıkana dek…

Gerçekten uzağız artık. Oldukça uzak…
Peki ya bedenlerimiz değil de kalplerimiz arasında?
Dur önce ben tahmin edeyim söyleme hemen.
Binler? On binler?
İstersen yüzbinler de bana. Hatta milyonlar de kalplerimiz arasında.
“İstemiyorum seni hayatımda” demiştin ya bana…

Ne yük olmak ister seven kalp,
Ne kaçışları seyretmeyi…
Sadece sever insan.
Tertemiz bir sevgi…

Sorgulamıyor değilim kendimi…
Artık ne için çabaladığımı bile bilmiyorken.

14 MART 2018 / 18:46
Aşkla, tutkuyla, mutlulukla geçen koca bir yıla;

Bir merak uğruna işitilen iğneleyici sözler…
Verdiğin kıymet karşısında, çer çöp kadar değer etmen…

Dokunamadıktan sonra,
Koklayamadıktan sonra,
Doyulur mu bakmalara…

Kimine göre en değerlimiz kendimiz; kimine göre de en kıymetlimiz sevdiklerimiz.

Çıkmaz aklımdan bir an, fakat unutulup gideceğim daha yer yüzünden yok olmadan…
Yok olmak mı kolay, yok sayılmak mı zor?
Hayat deniyormuş meğer buna.
Ben başka isim koydum sizin “Hayat” dediğiniz bu yanılgıya.

Rüyadan uyanamadığın pazar günleri vardı, hani ayrılmakta zorlandığın…
Şimdi de umuda sığındığın pazar günleri var, neden böyle olduğunu anlamlandıramadığın…

Kendine sorarsın sessizce…
Kimsecikler duymaz seni,
Bilmez ne söylediğini…

Kelimeler sessizce çığlık atar oldu derinlerde bir yerde. Ne duyan var ne duymak isteyen. Kürek kürek toprak örtüldü buz gibi sözlerle, emekleyen hayallerimin üstüne.

Baktığında o büyülü gözlere; gerçek değil rüya ise, volkan olmuşsa kara bir sevda yüreğinin çiçek açan bahçelerinde. Kavuşunca elin onun eline, diz çöküp önüne af diliyorsa mevsimler.

Ah be kadın…

Kaç defa kaybolduk karanlık gözlerde, koşturup durduk yolumuzu bulacakmış gibi?
Aslında aldandık bir çok güzelliğe, sevildiğimizi sandığımız gibi… Ama bir sonu olmadan devam ettik sevmeye, sevginin ne olduğunu doğru düzgün anlatamadığımız gibi…

İkisinin de içine kalp koymuşlar,
Birininki kendi için çarpmış, diğerinin ki de “kendi için çarpan o kalp için çarpmış…”
İkisi de insanmış…

İyi geceler bile yoktur ya hani…
Vardır…
Her gece söylenir, duymasa bile…

Yarım kalan bir hikaye.
Çabayı hak etmedi mi?
Gerçekti…

Ondandır ki keşke bile yok.. İyiki var, umut var.. Bazen çok zordur o umudu yeşertmek.. Bazen gelmeyecek sanırsın yok olanı.. Bazen bir girdaptasındır yolun sonu karanlıktır. Diptesindir iki halde de. Bir ışık görürsün; o sana umuttur…

Lütfen elini vicdanına koy…

Ya…
Ya…
Unutulmayacak anılara…

Nerdesin? Kiminlesin?

Hani o Pazar günleri…
Hayal edersin geçmişi. Beklersin geleceği.
Tutarsın dileğini.
Sımsıcak bir özleme sarılır, buz gibi gözlerden kaçırırsın gözlerini…
Bilmezsin o an.
Gerçek mi yoksa hayal mi?

Dua okurdum geceleri, sonuna bir dilek eklerdim…
An geldi, gerçekleşti dileğim;
Yanılgıymış o gördüklerim…
Dua okuyorum yeniden geceleri, yine ekliyorum sonuna bir dileği…
Diliyorum Tanrımdan;
Yanılgı değil, gerçeği…

Kaç defa açtık gözlerimizi aynı umuda…
Bıkmadan, usanmadan.

Bir gün…

Güneşin doğuşu gibi gelecek yine o günler…
Kalpte ümitler, yeşerecek birer birer.

Fotoğraflar var anıları canlı tutan…

Kim demiş unutulur sesler duyulmadıkça…
Kim demiş unutulur gözlere bakmadıkça…

Hala kabullenememek…
Hala bir anlam verememek…
Kendinden nefret etmek…

Belki bir parkın bankında, belki yürüdüğün bir yol kenarında, belki bir sahil kenarında…

Pazar günlerinin kıymeti neydi?
Görmek, dokunmak, koklamak…?
Bir yerlerde var olduğunu bilmek, yokluğuna alışamamak…
Sevmek, ismini sayıklamak.
Aşık olmak?
Kaybolmak…

Dünya küçük… Bir gün, bir yerde göz göze geleceğiz

Değer verdiğin biri tarafından onun hayatında var olmamış olmak… Bir hayalet misali.

Geçmişe bağlı kalmayın derler ya hani… Neden?
Yarım kalan güzellikleri mi anmak kötü olan, o günlerin yeniden geleceğini mi ümit etmek kötü olan?
Yoksa sevmek mi?
Yarım kalan bir rüyanın devamını düşlemek mi?

Neden Tanrım bu ceza?

Ah be kadın diye hatırla,
Aşk diye hatırla,
Hayatım diye hatırla,
Rüyam diye hatırla,
Güzel yüzlüm diye hatırla,
Onay diye hatırla,
Seni Seviyorum diye hatırla,

Rüyam… Dön gel,
Diyebilsem.

Değer verin,
Önemseyin,
Sevin…
Ve en önemlisi; bunları yaparken karşılık beklemeyin.
İşte o zaman yüzünüzde huzurlu bir tebessümle başınızı yastığa koyabileceksiniz…

Çok sevmenin bir zararı yok. Ama bu çokluğun bir eksiği tamamladığı da yok…
Bilin ki; ne kadar çok severseniz sevin, sevilmiyorsanız her şey boş…

Kimin kollarında gülüyor o güzel yüz?

Özlem sığmadı günlere, haftalara…
Kaç ay geçti umutla?
“Aşk” dediğim; gözlerini kimle açıyor güneşin doğuşuna…


Sevgilerle…

“Onur SUSAN”

Manifesto” için 2 yorum

Lütfen bir cevap yazın.

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close