Mevsim farklıydı…
Esti kafama bir anda, gittim anılarıma göz ucuyla bakmaya, uzunca bir yola.
Bilmiyorum neden ama, bana o kadar yabancı geldi ki gezdiğim bu yerler. Adım adım hayal ettim o güzellikleri, o günleri, köşe bucak her yeri yürürken…
O zamandan bu zamana tek fark yalnız başıma olmamdı halbuki. Ama yalnız olan bir tek ben değildim. Deniz de yalnızdı, sahil de yalnızdı, sokaklar da yalnızdı ve hatta o ağaç da yalnızdı.
Yıldızlara bakmak dahi istemedim akşam akşam. Daha ne kadar dibe sokabilirdi ki anılar beni, bu sessizlik ve yalnızlık dışında? Hatta kendimi kandırmaya bile çalıştım bir ara, “şu andan daha zoru yok artık Onur dedim” kendi kendime tek başıma yürüdüğüm şu sokakta.
Biraz soluklandım, yıldızları seyrederken hayaller kurduğum(uz) sahil kenarında. Yine dayanamadım kaldırdım kafamı baktım gök yüzündeki parıldayan yıldızlara…
Keşke bir tane yıldız kaysa da dilek tutsam dedim kendime; onlar da sanki göz kırpıyorlardı tek tek bana. Bekledim bir süre, derin bir nefes aldım karanlığın ve sessizliğin verdiği o geçici huzurla. Fakat ne kayan bir yıldız vardı yukarıda, ne de bir işaret; belki de bir mesaj vermek istiyordu evren artık bana.
Dönerken evime, aklımda onlarca düşünce ile… Acaba dedim içimden kendime; unutmak bu kadar kolaysa, ben neden beceremiyorum diye, yine çözemedim, içinden çıkamadım bu bilinmezliğin içinde. Vazgeçtim, yol aldım evime yavaş adımlarla.
Umut nedir diye sorarlarsa bir gün bana; sessiz kalıp; yalnızca kafamı kaldıracağım gök yüzündeki parıldayan o yıldızlara…
Yaşanan her şeye şahit o yıldızlar; sen unutsanda hatırlatır yaşanan tüm güzellikleri, sen istemesende tek tek sana.
Sevgilerle…
“Onur SUSAN”