İçimden bu gece dijital günlüğümü açmak geldi… Şifremi girdikten sonra günlüğümü açtım ve 2009 yılının Mayıs ayına girdim. Ve sonra 8 Mayısı seçtim. Evet bu satırları yazarken hala Mayıs ayının 8’i. Ama muhtemelen bu yazımı bitirirken 9’u olacak. Neyse… Önce ayın 8’ini sonra da 9’unu aşağıda paylaşıp bir kaç satır karalayacağım…
Mayıs 8, 2009… CUMA
Bir ara mesai saati benim son mesai saatlerimden biri olacak sandım. Kimse yok tek başımayım ve üç dört kişiyle uğraşmaya çalışıyorum. Kabus bile yanında hafif kalır yaşadıklarımın… Neyse ki çıkışta spor yerine evi tercih ettim ve biraz olsun stresimden kurtulabildim… Zor bir gündü ancak atlatmasını bildim…
Hafızamı zorladım ama o günü anımsayamadım… Peki ayın 9’una bir bakalım…
Mayıs 9, 2009. C.TESİ
Cumartesilerin sakin geçmesini beklerken yine mesai bitimi saat 3’ü buldu. Eve giderken minibüste gözlerimi zor açık tutabildim. Eve geldiğimde ise, başımı yastığa koymamla uyumam bir oldu. Böylece dershanem ikinci dönemde tamamen bitmiş oldu. Bu çok kötü bir durum benim için. Umarım ikinci sınavlarımda iyi notlar alabilirim. Uzak bir ihtimal olsa bile bunu dilemekten başka şansım yok…
Beyin fırtınası yapmaya çalıştım ama yine o günü anımsayamadım…
Konuyu başlangıçta bu derece çarpıttıktan sonra, İşkence kısmına gelmenin vakti geldi… Yani anlayacağınız giriş bölümü tamamen algıyı başka yönlere çekmek içindi. Ne 2009 umrumda, ne de Mayıs 8… Birazdan yazacaklarımın da dijital günlüğümle uzaktan yakından alakası yok. Sadece içimde bir yerlerde yazılı notlar. Yerini ben bile bilmiyorum.
Mayıs 2, 2018. ÇARŞAMBA
Korku…
Saf bir soru…
Darbe…
Başlangıç…
Mayıs 3, 2018. PERŞEMBE
Bekleyiş…
Benliğinle mücadele…
Acı…
Mayıs 4, 2018. CUMA
Umut…
Boşa bekleyiş…
Keder…
Mayıs 5, 2018. C.TESİ
Boş hayaller…
Ümit…
Serzenişler…
Mayıs 6, 2018. PAZAR
Boşa kürek…
Hayal kırıklığı…
Kendine eziyet…
Mayıs 7, 2018. P.TESİ
Son mesaj…
Terk ediliş…
İŞKENCE…
Mayıs 8, 2018. SALI
Hala 9 Mayıs olmadı… Telefonu elime alıp “Online” yazısını görene kadar bekliyorum. Görünce hafif bir tebessüm ediyorum. İçkimden bir yudum alıyorum. Fotoğrafa bakıyorum. Kendimle dalga geçiyorum. Ne kadar ezik, ne kadar aciz olduğumu görüyorum… Ama kapatmıyorum uygulamayı. Hem yazıyorum hem ekrana bakıyorum. İçimden kendime söyleniyorum. Sonra bir yudum daha alıyorum alkolümden… Yine bir tebessüm. Soruyorum kendime; Neden? Sessizce özür diliyorum yeniden… Beni affet diyorum kendi kendime. Tüm benliğimi kaybetmiş bir şekilde işkence ediyorum kendi kendime… Yalvarıyorum sessizce. Ne olur dön diye… Kendime geldiğimi düşünüyorum ve kızıyorum yeniden kendime. Gözlerimi tekrar çeviriyorum ekrandaki profil resmine… Sanki huzur doluyor içime. Evet biri yudum daha… Yine yüzümde bir gülümseme. Haykırmak isterdim şu an onun güzel yüzüne, “Seni Seviyorum “ diye…
Sevgilerle…
“Onur SUSAN”