Nerden başlamamı istersin bak bilemedim şimdi? Çocukluğuma ineyim mi yoksa biraz daha yakın zamana mı gideyim? Bu arada neden merak ettin ki beni? O kadar da merak edilecek biri değilim aslında…
Ama kendimden bahsederken hangi yönlerimi söylemeliyim? Güçlü olduğum yönlerimi mi yoksa zayıf yönlerimi mi? Yok yok zayıf yönlerimi söylemem… Ciddiyim söylemem. Sonra ileride bana karşı kullanırsın bunları. En güçlü yanım mı? Hmmm Bak bu zamana kadar hiç düşünmemiştim bu şekilde. Ya da bir dakika. Zamanı gelince buz adam olabilmek güçlü bir yan kabul edilmeli mi? Hayır mı? Neden ki? Bence benim güçlü bir özelliğim bu. Haydi ama… Kesinlikle güzel bir özellik bu. Ve kimse bu kimliğe kolay kolay bürünemez. Başlatma kimliğinden mi? Neden kızdın ki hemen. Tamam sustum. Susmayayım mı? Kusura bakma da bir anda yükselirsen kızarım… Peki anlaştık o zaman. Ama söz verdin bir daha yükselirsen yarıda keserim sohbeti. Evet evet doğru duymuşsun. Odun olarak görüyorum bazı konularda kendimi. İyi de bunu sana kim söyledi? Aslında odunum ama içimi bilemezsin… Bırakayım mı bu safsataları? Hayat bu safsatalardan ibaret değil mi? Eeee? O zaman neden bırakmamı istiyorsun? Erkek dediğin duygusuz mu olur? Sen neye göre bu karara varıyorsun ki? Erkeği varsa duygusuz kadını da var… Hem de kadınlar çoğu zaman erkeklerden daha duygusuz. Bir çok kez şahit oldum buna. Özellikle de son zamanlarda. Pardon da doğruları söylemek neden kızdırdı seni? Savunmaya geçme hemen. Ben duygusuz değilim ve bir erkeğim. İşine gelmiyorsa anlatmam kendimi sana. Tamam devam ediyorum. Bak bu iki oldu. Üçüncü yükselmende arkamı döner giderim. Blöf mü değil mi görürsün bakalım… Ooooo. Bunu nerden öğrendin? Söylesen ne olacak ki? Ama açıkçası çok garip geldi. Hakkımda bir çok şey öğrenmen. Yoksa beni takip mi ediyorsun? Tamam boş lafları bırakıyorum. Evet evet doğru aynen öyle oldu. Ama niye ki? Sen hiç terk edilmedin mi? E o zaman benimkinde garip olan ne? Pes etmek? Pardon? Bir atasözü var biliyor musun? Beni istemeyeni ben hiç istemem… Atasözü değil mi? Gülme. Her neyse işte… Beni istemedi ve bitirdi. Ben mi? Ben istedim de ne oldu ki? Hep aynı son! Lütfen uzatmayalım bu konuyu. Lütfen dedim. Konuşmak istemiyorum onun hakkında. Ciddiyim. Teşekkürler. Zayıf yönlerim mi? Hmmm. İşte sen de biliyorsun ya, fazla duygusalım. Çok kafaya takıyorum ve kabuğuma çekiliyorum. Kendimi hırpalıyorum. Acı çekiyorum gibi gibi. E tamam işte dedik ya zayıf yönüm diye. Sanki başka bir şey dedik. Ne yapayım. Çabuk bağlanıyorum ama kolay kopamıyorum. Konuyu değiştirmezsen gideceğim. Tamam. En sevdiğim hatıram… Mmmm… Yaşadığım ya da unutamadığım bir an mı? Bunu mu soruyorsun. Hmmmm… Aa evet kesinlikle bu olmalı. Yıllarca hayalini kurduğum bir kadını canlı canlı karşımda gördüğüm an sanırım ömrüm boyunca unutamayacağım bir hatıra olabilir. Kötü hatıra mı? Hmmm… Bak bunu tam olarak bilemeyeceğim sanırım. Geçmiş zamanda çok vardır kötü hatıra. Yakın zaman mı? Dur o zaman aklıma gelen ilk şeyi söyleyeyim sana; “Özetle bana duygusal modla gelme bir süre…” Tabi anlamazsın. Tabi ki de açıklamayacağım. Bana yeter de artar zaten. Ama çok merak ettiysen ipucu vereyim… Bir kadının senin duygularını hiçe sayması da diyebiliriz. O ne biçim soru şimdi? Düzgün sor da cevabını vereyim. Koydu mu moydu mu ne demek? Argo cümleleri sevmiyorum. Evet hırpaladı. Hatta yere düşmeme yetecek sertlikte hırpaladı. Neden sürekli konuyu ona getirmeye çalışıyorsun? Zaten bir çok şeyi biliyorsun ve hala neden onu soruyorsun bana? Yoksa o mu söyledi sana karşıma çıkmamı? Tanımıyor musun? İlginç. Ama beni sanki çok iyi tanıyor gibisin? Yapma lütfen… Neyi araştırdın da bu kadar iyi bileceksin beni? Bilmiyor musun? E o zaman son yaşadıklarımı nereden biliyorsun? Blog mu? İyi de açık açık yazmıyorum ki? Yalan söyleme bir daha bana sakın. Beni nereden tanıyorsun? Nasıl yani? Nasıl eski Onur değilim? Son bir buçuk aydır çok mu değiştim? Eski Onur’u nereden biliyorsun da değiştiğimi söylüyorsun? Ve ayrıca son bir buçuk aydır beni nasıl gözlemledin? Gözlemlemedin mi? Kimsin sen peki? Nereden çıktın karşıma? Onur mu? Ne demek Onur? Dalga mı geçiyorsun benimle? Benim hakkımda nasıl bu kadar net olabilirsin? Bana iki de bir ben senim deme. Kafayı yediğimi düşüneceğim sonra. Değişmedim! Aynıyım. Lanet olası bir buçuk ayı da hatırlamıyorum tamam mı? Hoşuna gitti mi? Bunu mu istiyorsun? Gayet sakinim. Kesinlikle sakinim ama sen beni biraz germeye başladın. Kimseyi ve hiçbir şeyi unutmak da istemiyorum. Ne mi geçecek elime? Zaten elimde bir şey yok ve bir şey geçmesini de istemiyorum. Sakinim! Bana ikide bir sakin ol demeyi de kes! Unutmayacağım lanet olası… Unutmayacağım. İstediğin kadar unutmamı iste. Hiçbir şeyi unutmam. Bütün hayatımı çok net hatırlıyorum ve onu da unutmayacağım. Konuyu buraya nasıl getirdin anlamadım ama aklımı karıştıramazsın. Salak değilim ben anlıyorum. Kafamı karıştırmana izin vermeyeceğim… Onu asla unutmayacağım.
Sevgilerle…
“Onur SUSAN”