Hayatlarımızı nasıl maskeleyebiliriz? Ya da karakterlerimizi? Olduğumuz kişiden farklı görünebilmek için neden çabalar dururuz? Hissettiklerimizi nasıl dışarı farklı yansıtabiliriz? Ya da yansıtmak isteriz…
Bu makalemi yazmadan önce gün içerisinde bir tweet attım. İçimden geldiği şekliye… “Maske; iki yüzlülüğü saklamak için keşfedilmiş en büyük icat…” Kalbimizdeki iğrençliği gizleyebilmek için binbir zahmete katlanarak, insanları kandırmaya çalışmanın sonuçlarıyla hesaplaşmak zorunda kalmaz mıyız her zaman? Ya da yalın haliyle neden karşımızdaki insana iki yüzlü olduğumuzu açık bir şekilde söyleyemeyiz? Eğer öyleysek… Oturmamış bir karakterin varlığını gizleyebilmek adına hayatımızı nasıl da toz pembe göstermek için uğraşır dururuz. Yalancı gülüşlerle, yalancı ses tonuyla, yalancı sözlerle kalbimizdeki iğrençliği maskelemeye çalışırız. Ve bir noktaya kadar da başarırız.
İki yüzlülüğü gizleyebilmenin belki de en başarılı yöntemi sözler ve bu sözlerle aynı doğrultuda hal, hareket ve takınılan tavırlardır bana kalırsa. Bu koordinasyonu sağlayabilen nadide insanlar da iki yüzlülüğü gizleyebilen yer yüzüne inmiş ender karakterlerdir benim düşünceme göre. Dürüst olamazlar, ama inanılmaz bir oyunla sizi dürüst olduklarına inandırırlar. Gerçekleri anlatamazlar; fakat sizi o mükemmel rol yapma yeteneğiyle parmaklarının ucunda oynatırlar.
Onlar için tek gerçek, sadece ve sadece maskelerinin altındaki hayattır. Fakat bunu size asla göstermezler. Göstermenin dışında hissettirmezler bile. Çünkü onların çevreleri de kendisi gibi oyunculardan, gerçek karakterlerini gizlemiş maskeli ruhsuzlardan oluşmaktadır. Evet tıpkı bir maskeli balo misali… Gerçek sevgiden yoksun, yalancıların ve sadece bedensel zevklerden haz alan karaktersizler topluluğundan oluşan bir gruptan. Etrafta “obje” olmaktan mutluluk duyan yalancı hayatların kaliteli oyuncuları misali.
Sevginin, daha doğrusu gerçek sevginin ne olduğunu öğrenememiş ve öğrenmekten de korkan bu insanların hayatlarını çözebilmeniz mümkün değildir. Çünkü size bunun tam tersini yansıtmışlardır. Mutlu, sevgi dolu ve neşeli bir karakter… Yani yüzlerine takılan bir maske. Maskenin altındaki gerçek yüzü asla göremezsiniz. Çünkü sizi yüzlerinde bir maske olmadığına inandırmışlardır. O kadar güzel oynarlar ve o kadar güzel kandırırlar ki…
Neden yalancı hayatlar onlar için huzur vericidir bunu asla bilemeyeceğim ancak, benim yaşam şeklime göre söyleyebileceğim tek şey; maskelerini bir daha takmamak üzere çıkarmaları. Büyük oyunculukları da elbet bir gün demode olacak ve işte o zaman bu durumdan gerçekten pişman olacaklar. Tıpkı yalancı tavırları gibi yalancı dünyaları da bir gün onları yüz üstü bırakacak ve dürüst olmanın ne denli önemli olduğunu anlayacaklardır.
İki yüzlülüğünüzü lütfen maskelemeyin. Karşınızdakine dürüst olun. Sözlerinizle, gözlerinizle ve bedeninizle…
Sevgilerle…
Tezer Özlü’nün; “Hiç kimseyi yalan söylediğini anlayacak kadar tanımak istemiyorum.” cümlesini yaşayıp duruyoruz..
BeğenLiked by 1 kişi
Harikulade bir söz söylemiş… Kesinlikle acı verici oluyor. Çok teşekkür ederim bu güzel cümleyi paylaştığın için.
BeğenLiked by 1 kişi
Rica ederim.
Bol paylaşımlı günler…
BeğenLiked by 1 kişi
Bir gün bir adam Kral Lear adlı tiyatro oyununu izlemiş. Kral Lear’ı oynayan aktöre o kadar hayran olmuş ki onu tebrik etmek için yanına gitmiş ve şöyle demiş:’Kral Lear’ı o kadar iyi canlandırdınız ki neredeyse o olduğunuza inanacaktım.’
Aktör cevap vermiş: ‘ Bu ne cürret! Ben zaten Kral Lear’ım.’
BeğenLiked by 1 kişi
😎😎😎
BeğenBeğen