APPLE İle İlk Tanışmam

Bilgisayar ile çok erken tanıştım. Daha doğrusu yaşıtlarıma göre daha erken bir zamanda bilgisayar dünyası ile tanıştım demeliyim. Hala ilk günkü gibi hatırlıyorum. Sarı renk bir monitörüm vardı.

Aslında tam sarı değil, krem renginde. Analog. Ekranın altındaki ayar düğmeleri çevirmeli olanlardan. Kaç inç olduğunu net hatırlamıyorum ama galiba 14″ olmalıydı. Kasa da aynı renk. Sarımsı bir krem. Çok güzel bir disket sürücüsü vardı. Ekranı bile vardı. Galiba kaç MHz hızında çalıştığını ya da ne kadar güç tükettiğini gösteriyordu. Bunlara uygun krem rengi bir klavye ve toplu Mouse. Klavyenin tuşları mükemmel bir çıt çıt sesi çıkarırdı. O zamanlar inanılmaz hoşuma giderdi. Toplu Mouse ise tıkladıkça çat çut diye ses çıkarırdı. Ve bu mükemmel bilgisayarıma yüklü Windows 3.1

Evet ben Windows ile büyüdüm. Win 3.1 sonrasında Win 95, 98 SE, Me, 2000, NT, XP, Vista ve 7… Tabi burada hemen konuya açıklık getirelim. En son kişisel olarak XP kullandım ve orada kaldım. Artık Windows kullanmıyorum. Ama hala teknolojiyi yakından takip ettiğim için sürekli içli dışlı olabiliyorum…

Nereden çıktı bu Apple? Diye soracak olursanız, hemen anlatayım. Orta okulda Windows 98 savunucusu ve MAC işletim sisteminin hiç bir işe yaramadığını dile getiren biri olarak, (ki MAC kullanmadım o dönemde) şimdi MAC’den başka bir işletim sistemi kullanamıyorum. İlk tanışmam sadece dergiler aracılığıyla olmuştu. Sadece takip ediyordum. Ama nefret eden biri olarak… Hatta ilk iMac çıktığında onu renkli renkli gördüğümde; bu ne lan? böyle renkli renkli bilgisayar mı olur demiştim…

iPod shuffle… “Seninki Shuffle benimki de Shuffle. O zaman seninki Mustafa Shuffle… ” Diyerek saçma sapan bir giriş yaptım. Ki bu sözün hikayesi bende saklı. İlk olarak 1. Jenerasyon iPod Shuffle’ı elime aldığımda o an hayatımda bir şeylerin değişmesi gerektiğini anladım. O an anladım ki APPLE ürünleri tamamen farklı bir yaşam üzerine kurulu ve insanı başka bir boyuta taşıyan şeyler. Ve işte o günden sonra ilk işim kendime 2. Jenerasyon bir iPod Shuffle almak oldu. Ve Türkiye’ye girer girmez satın aldım…

Ancak anladım ki sadece iPod ile olmayacak. Çünkü Windows bana artık karışık ve çirkin geliyordu. Basit ve sade bir şey hayatıma anlam katmalıydı. İşte tam bu noktada beyaz MacBook devreye girdi. O mükemmel beyaz rengiyle ne kadar saf olduğunu, hayatı ne kadar basite indirgediğini ve yaşama nasıl değer kattığını bana göstermiş oldu…

Bu ürünler ile tanışmadan aylar önce zaten bir karar vermiştim. Apple dünyasına adımımı atacaktım. Tabi bunu nasıl yapacağımı tam olarak bilemiyordum. Ama bir noktadan başlamak gerekiyordu ve ben kendimi hazır hissettiğim an bu adımı attım. Ve şimdi APPLE ürünleri dışında bir şey kullanmak bana inanılmaz kötü ve yaşam dışı bir şey olarak geliyor…

Hayatınıza anlam katmanın en güzel yolu APPLE ürünlerini hissetmek, onlar ile bir bağ kurmaktır… Çünkü APPLE bir yaşamdır.