Rocky Emily’i Seviyor…

Dolu dolu 5 senenin sonuna gelmiştik. Nasıl geçtiğini tabi ki anlayamazdım. Bu yaşıma geldiğimde de anlayamadığımı itiraf etmeliyim. Hemen belirteyim; bu Rocky herkesin bildiği Rocky değil. Kim mi? Haydi hatırda kaldığı kadarıyla o günlere dönelim…

  • Rocky Emily’i seviyor, Rocky Emily’i seviyor…
  • Sus lütfen Tum Tum. Şu an bağırmanın sırası değil…

Hemen 5B sınıfının kapısının önündeyiz. Koridorda diğer öğrencilerin bağırışmaları devam ediyor. Tabi ki heyecanlıyız. Ama bu çocuk halimizin heyecanı bize ne ifade edebilir ki? Bir kaç saat sonra tiyatro salonumuzda veda eğlencemiz olacak. Haftalardır bu oyunlara hazırlanıyoruz sınıf olarak. O kadar eğlenceli geçiyordu ki provalarımız. Ve sonunda o büyük gün gelipte çatmıştı işte. Bir kaç saat sonra, yüzlerce insan karşısında, o kocaman ahşap sahnede, bu enerjik halimizle bir çok oyun sergileyecektik… Tüm anneler babalar ve öğretmenler bizi seyredecekti. Ama daha saatler var. Yaramazlık yapmaya devam etmezsek olmaz öyle değil mi?

  • Tum Tum haydi koridorda tekrar bağırsana, herkes duysun…
  • Tamam Rocky bağırıyorum. “Rocky Emily’i seviyor…”
  • Tamam Tum Tum yeter. Bak annelerimiz yaklaşıyor şimdi kızmasınlar bize.
  • Yuppppiiiiiiii.

Kısaca size Rocky ile Tum Tum’dan bahsedeyim. Tabi Emily’de vardı değil mi? 3 Küçük Ninja filmini bilir misiniz? Evet 3 küçük ninjadan en küçük ve sevimli olanı Tum Tum. Benim anaokulu’ndan beri en sevdiğim arkadaşım Erman’ın adı. Colt ortanca ninja. Ama Erman’la biz kimseye Colt lakabını takmamıştık. Ve evet en büyük ninja da Rocky. O da benim… Emily’de benim ilk okul sevgilim. Kim olduğunu size söylemeyeceğim… Annemler yanımıza geldi bile.

  • Anne kaseti getirdin değil mi? Öğretmenim sordu az önce.
  • Getirdim oğlum. “Erman naber nasılsın?”
  • İyiyim Serpil teyze. Artık şu oyunların başlamasını bekliyoruz. Sıkıldık sınıfın içinde.
  • Anne kaseti versene bana. “Erman bak saç şekli aynı benimki gibi değil mi?”
  • Evet. Burnu da biraz benziyor sana. Çok güzel uydu bu şarkıcı sana.

Artık yavaş yavaş aşağıya inme vakti yaklaşıyordu. Öğretmenimiz son hazırlıkları da tamamlamış; sınıf arkadaşlarımın bağırış çağırışları eşliğinde merdivenlerden aşağıya indiriyordu bizi. Tiyatro salonumuz okulumuzun en alt katındaydı. Büyük bir salondu. Sahnenin önünde yüzlerce sandalye sıralanmıştı bile. Tabi biz sahnenin arkasında bekliyor, anne babalarımız eşliğinde hazırlıklar yapıyorduk. İçeriden uğultular geliyor şu minicik halimizle heyecanla sahneye sırayla çıkacağımız zamanı bekliyorduk.

Çok farklı oyunlarımız var. Hepsini size tek tek anlatamam şu an. Çok uzun sürer. Ama bir kaç örnek vermek isterim. Sürahi nine. Hababam sınıfı. Emmoğlu. Neyse fazla örnek vermek istemiyorum tadı kaçmasın… Bu arada zaman su gibi akıp gitmiş. Arkada bağırış çağırış prova derken benim sıram gelmiş bile. Yalnız şu an o kadar heyecanlıyım ki…

Ve evet anons yapılıyor… Sahneye çıkma sırası bende; Haydi bakalım derin bir nefes!

“Ve şimdi karşınızda duygu yüklü Kara Gözlüm şarkısıyla Kerim Tekin…”

Yar gidiyor soğuk gecede
Yüreği ihanette, yüreğime…
Ah duvarlar benim sırdaşım
Aman vermiyor hasret bedenime…

Dur dinle.
Kara gözlüm gitme
Yapma bana küsme
Özlüyorum deli gibi muhtacım sevgine.

Son bulsun ah derin ayrılık
Tükensin acılarım geldiğinde…
Ah sokaklar benim yoldaşım
Kahrolsun o mutsuzluk dön gönlüme…

Dur dinle
Kara gözlüm gitme.
Yapma bana küsme
Özlüyorum deli gibi muhtacım sevgine.

Ne kadar manidar öyle değil mi?


Sevgilerle…

“Onur SUSAN”

Lütfen bir cevap yazın.

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close