Çok uzun bir aradan sonra tekrar futbol oynamak… Düzenli olarak antrenman yapmanın çok dışında olan ve küçüklükten beri genlerime işlemiş bu spor dalının en amatör şekliyle yeniden hayatıma girmesi beni nasıl hüzünlendirdi anlatamam. Ama anlatmaya çalışacağım. En basit haliyle…
Evet eğitmenler son bir kaç haftadır bir araya gelip halı saha maçı yapmaya başlamışlardı. Formları iyi seviyedeydi. Ben ise yıllardır ayağına top değmemiş biri olarak ne yapacağımı bilmeden maç kadrosuna ismimi yazdırmayı başarmıştım. Tabi o beyaz kağıt üzerine yazılan isim listesinin en altlarında yer alıyordum. Hani hüçükken sokak maçlarında adam alınırdı ya, kötü oyuncular en sona kalırdı; işte tıpkı onun gibi ismim de listenin en altında yerini bulmuştu. Ama ben bir şeytanlık yaparak Can hoca ile aynı takımda olacağımı kabul ettirmeyi başarmıştım. Ne de olsa iyi bir oyuncunun olduğu kadroda kötü bir oyuncu da olmalı.
Maç saati yaklaştığında toparlandık ve sahanın yolunu tuttuk. Maç ile ilgili iddialarda oyuncular arasında şiddetini arttırarak ortaya atılmaya başlamıştı. Tabi ki maç eğlencesine yapılan bir maç olacaktı. Kimsenin bir hedefi ya da amacı yoktu. Tamamen zevk almaya yönelik bir müsabaka olacaktı. Bir yandan da Trabzonspor – Fenerbahçe maçının skorunu da takip etmeye çalışıyoruz bu arada.
Sahaya geldiğimizde yavaş yavaş üzerimizi soyunma odasında değiştirmeye başladık ve eğlenceli sohbetlerle ve tatlı atışmalarla kadrodaki herkesin sahaya gelmesini bekledik. Ve halı saha maçlarının belki de en güzel kısmı olan top ile kaleye şut çekme seansımız başlamıştı. Kaleci kaleye geçer ve herkes sırayla topa abanırdı. Hatta en güzeli de tam topu diker gerilirsin ve başkası koşar o topa vurur… Maçı yapacağımız saha boşalana kadar bu şekilde deliler gibi kaleye şut çekerek maç saatini bekledik. Ve beklenen an geldi de çattı.
Adam alımları başlamıştı. 2 iyi oyuncu sırayla oyuncu seçimlerine başlamıştı. Can ve Berkan. Benim kesin olarak Can hocanın takımına girmem gerekiyordu. Aksi olamazdı. Sahanın en iyi oyuncusu ile aynı takımda olmam ve bu maçı kazanmam gerekiyordu. Can kaleye Doğucan’ı seçti. Berkan başka birini. Ben ise sahada parmağımı havaya kaldırmış ufak çocuklar gibi “Can hocam beni seç, beni seç” diye bağırıyor ve parmağımı resmen onun gözlerine sokuyordum. Artık dayanamadı ve sona kalmadan onun takımına girmeyi başardım. Kadromuz kesinlikle çok iyiydi. Kalede DoğucanGym, defansın bel kemiği Ejder hoca, forvet Can hoca… Ben de Ronaldinho misali serbest olarak sağda solda koşturup duracaktım.
Rakip ise ilk yarı bir kişi fazla oynayacaktı. Bu dezavantajı, avantaja çevirmemiz gerekiyordu. Mücadele kıran kırana geçiyordu. Ve ilk yarı bir kişi eksik 3 farkla maçı önde kapatmasını bildik. İkinci yarı bir kişi fazla oynamanın verdiği avantajla maçı rölantide tam 5 farkla kazanmasını bildik. Bu skor rakip takım oyuncuların arasında çatlakların oluşmasına ve onların moralinin yerle bir olmasına yetmişti.
Maç sonlarını galip geldiğimiz her zaman severim. Rakip soyunma odasına gider oradaki oyuncularla makara yaparım. Ve bu maç sonunda da o duyguları yeniden yaşayarak rakip takım oyuncuları ile dalga geçtim, laflar attım ve bir güzel eğlendim. Seslerini çıkaramadılar, güldüler, eğlendiler. Hepsine tekrar sevgilerimi iletiyorum.
Fakat işin en güzel yanı şuydu; uzun bir aradan sonra halı saha maçı yapmak genlerimde olan o futbol oynama zevkini yeniden aktif hale getirmişti. Kendimi huzurlu ve mutlu hissetmiştim. Kondisyonum her ne kadar kötü olsa da futboldan zevk aldığım o küçüklük yıllarıma geri dönmüştüm. Fırsat buldukça halı saha maçlarına devam edeceğim. Tabi o listeye ismimi yazdırabildiğim sürece. 🙂
Sevgilerle…
Doğru yerde oynadın mı? İyi oynadın mı? Ortaları beğendin mi? Maçın özeti lazım bana. Rıdvan abiye soracağım.
BeğenLiked by 1 kişi
Of. Kusura bakma. Biraz yoğunum. Çok iyi oynamadım. Yıllardır ayağıma top değmiyordu. Ortalar fena değildi. Doğru yerde oynayamadım. Koç yanlış mevkide oynattı beni 😊 Maçın özeti ise, fena ezdik 😂
BeğenBeğen
Bir Fenerbahçeli olarak sizleri tebrik ediyorum.
BeğenLiked by 1 kişi
😂
BeğenBeğen