Dijital olarak tuttuğum günlüğüme göz gezdirirken askere gittiğim dönemde yazmış olduğum bir kaç cümleyi burada sizlerle paylaşmak istedim… Merak etmeyin uzun uzun askerlik anıları yok burada… Sadece bir kaç cümle ve yalın düşünceler.
” 2 Aralık 2013 Pazartesi “
Evet 21 günlük acemi askerlik hayatım son buldu ve bir kaç saat sonra Ağrı’ya gidip usta birliğime teslim olacağım. 1 ay çok çabuk geçmiş gibi gözükse de aslında zamana asker olarak bakarsak 1 sene gibi geliyor insana. Acemi asker olmak kısa dönem veya uzun dönem fark etmez kesinlikle berbat. Nedeni ise koyun sürüsü gibi oradan oraya toplu bir halde gitmeniz ve bireysel olarak hiç bir şey yapamamanız. Evet tuvalete yalnız gidebiliyorsunuz. Fakat yemeğe, eğitime, imzaya veya herhangi bir yere sürekli toplu olarak gidiyorsunuz. İşin can sıkıcı en büyük kısmı ise beklemek. Hayatımda boş boş durup saatlerce beklediğimi hiç hatırlamam. Fakat asker olunca saatlerce ayakta boş boş bekliyorsunuz. İştima için bekle. Kart dağıtılacak bekle, imza sırasında bekle. G3 ile atış yapılacak bekle. Eğitim yapılacak bekle… Ayrıca eğitim denen şey de bana kalırsa saçmalıktan ibaret. Sağa dön, selam ver, silah tut, tüfek omuza, tek kol hiza sıraya gir, tüfek selamı, çökme ve kalkma, sağa çark, sola çark vs… Bunların hangisi savaş anında işimize yarayacak merak ediyorum. En sevdiğimiz eğitim Yurt Sevgisi eğitimleriydi. Çünkü sıcacık sinema salonunda yumuşak koltuklarda belgesel izliyorduk. Aslında izlemiyorduk, uyuyorduk. Kısa dönem olmanın bize inanılmaz faydaları dokundu. Bunların başında eğitimlerin hafifliği listenin başını çeker. Bize fazla yüklenmediler ve zorlamadılar. Çavuş Eğitim Birliği yemeğe bile uygun adımda nağara’lar atarak giderken biz normal adım atıp çene çalarak gidiyorduk. Biz bir nevi misafir gibiydik. Tabi bu iyi niyeti suistimal ettiğimiz çok zaman oldu. Ve bunun sonuçlarına da katlanmak zorunda kaldık. Eğitim alanında bir gün sıra olurken yine lak lak yapıyoruz ve kimse komutanı dinlemiyor. Ardından bir düdük sesi ve istikamet yedik. 500 kişi arkasına dönüp koşturmaya başladı. Ve ardından “Yat” komutu. Ve akabinde “Sürün” komutu. 2-3 saniye süründükten sonra tekrar bir düdük ve yeniden sıraya geç komutu geldi. Çene çalan ve 15dk’da sıraya giremeyen 500 kişi 10 saniyede çıt çıkarmadan hizaya girdi. Ve bunun gibi daha neler neler. Askerde insan en çok sevdiklerini özlüyor. Geriye kalan her şey hikaye. Ne İstanbul, ne gezilesi mekanlar ne de sevdiğimiz eşyalar. En çok özlediğimiz şey sevdiklerimiz. Acemiliği bitirdik. Ancak asıl askerlik şimdi başlıyor. Sevdiklerimden uzak tam dört buçuk ay. Bu sürenin nasıl geçeceğini tahmin bile edemiyorum. Acemi birliğime giderken daha rahattım. Fakat sevdiklerimi gördükten sonra tekrar askere dönmek inanılmaz zor geliyor. Bu arada ilk bir haftayı atlattıktan sonra kendime dandik bir telefon almak istiyorum. Yoksa zaman geçmek bilmez. Ve en önemlisi İnternet’e de girebilmeliyim. Eğer bunları halledersem belki biraz daha rahat edebilirim. 4,5 ay sonra görüşmek üzere…
Sevgilerle…
İki yüz yıl önce hoşafın yağı yok diye kışlada isyan çıkartan askerlere ben hala şaşırıyorum
BeğenBeğen