Büyükannemin evine taşındığımdan beri internet sıkıntım geçmek bilmedi. Neredeyse 1 aydır WiFi’sız bir yaşam sürüyorum. iPhone’uma internet paketi yetişmiyor. İş yerime gittiğimde kapıyı parmak izimle açmadan önce WiFi ağına bağlanmaya çalışıyorum…
Meğer evinde internetin olmaması ne kadar da zormuş. 1 aydır çektiğim bu sıkıntının ardından aklıma bir kaç satır yazmak geldi. Tabi yazıyorum ama nasıl upload edeceğim blog sayfama kara kara düşünüyorum. Gerçi bir kaç güne internet sorunum çözülmüş olacak. O zaman güncelleme yaparım blogumda.
Neyse gelelim aklıma gelenlere… Seneyi tam olarak hatırlamıyorum. Ortaokul yıllarım. 56K modemim bile yok. Yanılmıyorsam harici 30’lu küsür olması lazım bir modem. Hani şimdiki uydu cihazları bile daha ince ve zariftir o harici modemden… Sanırım PCI portundan bilgisayara bağlanıyordu. Harici modem işte bildiğiniz. External 🙂 Hem de 32K. Düşünün internete bağlanmak için bir de servis sağlayıcısından aylık internet paketi alıyordunuz…
O zamanlar Windows 95 kullanıyordum. 3.1’den kurtulmuş, Windows 95’in pencereleri arasında dolaşıyor duruyordum. Paint, Word ıvır zıvır uygulamaları test ediyor duruyordum. Uygulamaları da şimdiki gibi öyle internetten değil, dergi CD’lerinden yükleyip yükleyip test ediyorduk. A bir dakika konu dağıldı. Gelelim internete.
Meğer o zamanlar internet pek de bir şeye yaramıyormuş. Çünkü internete günde 1 ya da 2 saat giriyordum. O da mIRC ya da ICQ kullanmak için. Bildiğin internette geyik yapmak için. Tabi benim Ebocuk ile beraber düzenli olarak güncellediğimiz bir web sitemiz vardı. Daha ortada o yıllarda blog yokken, biz FrontPage ile kendi web sayfamızı tasarlamış, FTP uygulamlaları ile sayfamızı o sınırlı ve yavaş internetle web’in o gizemli dünyasına yüklemeye çalışıyorduk. Haydi yüklemesine yüklüyorduk da, kim takip ediyordu inanın bilmiyorum 🙂
Şimdi internet olmadan nefes almak imkansız gibi. Düşünüyorum da iPhone’um da olmasa ne yapacağım? Kitap, müzik derken yakında ya müzisyen olacağım ya da entellektüel bir yazar… iPhone’umda SAFARI’de pipo bakar oldum kendime. Çağımız şu an tamamen internet üzerine kurulmuş bir çağ. Bu aksi iddia edilemeyecek bir gerçek. Dinlediğimiz müziklerden, izlediğimiz videolara kadar her şey artık internet ile mümkün. Televizyon anlamını yitirdi. İnternetsiz hiçbir şey yapamıyoruz.
Oradan buradan karman çorman yazdım durdum. Nasıl sonlandıracağım bilmiyorum. Çünkü kafamı toparlayamıyorum. Çünkü internetim yok… 🙂 Çünkü aklıma yazacak bir şey gelmiyor.
Kendinize iyi bakın.
(İnternet sorunumu hallettim. Artık çok mutluyum.)
Sevgilerle…
Mac kullanıcılarının internetten daha çok keyif aldıklarına eminim.
Windows 10 da Windows 8 gibi anlamsız çoklu görev özellikleri, asimetrik kullanım ısrarı ile interneti bile zehir edebiliyor.
Windows hala 6 tane gereksiz tekerleği olan küçük bir araç.
BeğenLiked by 1 kişi
Aslında MAC kullanıcıları internet ya da herhangi bir ortam gözetmeksizin cihazlarını kullanmaktan zevk alıyorlar… Sanırım bu tutku için Steve’e tekrar teşekkür etmeliyiz.
BeğenBeğen
Teknolojinin sanat kadar sade olması gerektiği fikri onunla doğmadı mı? Umarım onunla ölmüş olmasın.
BeğenLiked by 1 kişi