Kedi besleyenlerin aslında çok aşina olduğu bazı durumları kısaca burada sizlere anlatmak istiyorum. Ancak bunu kendi kedim üzerinden yola çıkarak anlatacağım. Bu arada bizim Çığ bey diğer kedilerden çok farklı. Tam bir rahatsız. Gerçi artık yaşlandığı için eski haylazlıkları kalmadı fakat o hala yaramaz bir çocuk…
Pekala haydi başlayalım. Öncelikle sabahın erken saatlerinde mis gibi sıcacık yatağımda uyurken o incecik sesiyle kapının eşiğine gelip ciyaklaması var. Odadan içeri giremiyor çünkü kapıyı bilerek kapalı tutuyorum. Yanıma gelip beni uyandırmasın diye ama nafile. O ciyaklaması bile (tıpkı araba alarmı gibi) beni uyandırmaya yetiyor.
Peki siren sesiyle uyanmak ne kadar güzeldir bilmiyorum ama bana keyifli gelmediği bir gerçek. Ya sonra? Mamasını verdikten sonra sıra kendime mama hazırlamaya geliyor. Kahvaltımı hazırlarken mutfakta yanımda bitiveriyor. Tezgaha kadar çıkmalar, burnunu her şeyin içine sokmaya çalışmalar… Sanırım benden önce kahvaltıma kalite kontrol yapmaya çalışıyor.
Tabi beyfendinin ısrarcılığı burada bitmiyor. Kahvaltımı güç bela hazırladıktan sonra yerken de yanımdan ayrılmıyor ve karnı tok olduğu halde yediklerim için ciyaklaması bitmek bilmiyor. Tabi ona salam vererek kurtulacağını sananlar her zaman yanılıyor. Çünkü Çığ bey her zaman daha fazlasını ister 🙂
Kedi besleyenlerin evlerinde giydiği t-shirt ve eşofmanlar her zaman delik deşiktir. Emin olun eski olduğu için değiil kedilerin gazabına uğradıkları içindir. Kahvaltıdan sonra biraz TV’ye bakayım diyorum bu sefer de koltukta kucağımda bitiyor. Mırr mırr nidalarıyla o güzelim tırnaklarını vücudumun her yerine geçiriyor. Nasıl bir fetişliktir çözemediğim bir konu başlığı daha…
Haydi dışarı çıkmaya hazırlanmadan önce duş alalım… Evet yanılıyorsunuz! Kediler ne kadar sudan nefret etseler de sizden önce duşa dalıp yine her şeye burunlarını sokuyorlar. Çığ bey’de benden önce duşa girip suyun sıcaklığını test ediyor sanırım… Ama en sevdiğim an ise onu suyun altında tutup banyodan ışık hızıyla kaçışını seyretmek oluyor genellikle.
Neyse dışarıya çıktık ve geldik diyelim. Marketten de bir kaç alış veriş yaptık. Kapıyı açar açmaz poşetlerimizi yere bıraktık… Ve işte! Çığ bey, nam-ı diğer alış veriş kontrol şefi. Her poşetin içine kafasını sokarak ne alındığını kontrol eder. Hafızasındaki listeye göre alınanları kontrol eder ve eksik varsa hemen ciyaklarıyla bana bildirir. Maaaov! Maaaaaaaov!
Sonra bir ara sıkılır ve kendi kafasına göre takılır. Uyur, evdeki eşyalarla, kendi dünyasında oyun oynar, hoplar ve zıplar… Akşam saatlerinde yine canı sıkılır ve vücuduma hava delikleri açmak için kucağıma gelir. Tabi bu tırnaklardan nasibini alan sadece giysiler değil evdeki eşyalardır da ayrıca. Eve verdiği zararlar konusuna değinmek dahi istemiyorum.
Artık gün bitimine doğru da yatağa yatarken yine ya baş ucuma ya da ayak ucuma kıvrılır ve mırr mırr eşliğinde benimle uykuya dalar. Çünkü sabah yine erken saatte uyanması ve beni uyandırması gerektiğini bilir. O disiplininden asla vazgeçmez.
Kediler inanılmaz varlıklardır. Kesinlikle başka hiç bir ev hayvanına benzemez. Evcildirler ama bir o kadar da vahşidirler. Kedileri seviyorum. Siz de sevin.
Sevgilerle…
Çığ bey iyi bak Onur’a. Aynen devam.
Çok öpüyorum seni. (isminde pek güzelmiş)
BeğenLiked by 1 kişi
😁😁😁 O da sevgilerini iletti sana
BeğenBeğen
Ben de sevgilerimi iletiyorum ikinize de.
BeğenLiked by 1 kişi
Kitap önerisi; ‘Kedi Murr’un Dünya Görüşü’
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim 😊
BeğenBeğen
Rica ederim.
(Ben yukarıda imla hatası yapmışım. Kusura bakma.
Düzeltme: İsmin de pek güzelmiş.)
BeğenBeğen
😂😂😂
BeğenBeğen