Kısa Alıntılar

Bugün biraz farklı bir paylaşımda bulunmak istedim Onur’un Düşüncelerinde… Aslında çok fazla olmasa da, okuduğum kitaplarda sevdiğim yerlerin altını çizip dururum. Gerçi kitap bittikten sonra dönüp tekrar bakmam o çizdiğim satırlara ancak her nedense bazırlarını dijital not defterime kaydetmişim. 

book-reading-learning-letters
Kitap ve kahve kokusu… Daha güzel ne olabilir ki?

Geçen günlerde yine notlarımı karıştırırken birden gözüme çarptılar. Şöyle bir hızlıca okuyup geçtim bu satır aralarını… Beğendiklerimi de burada sizlerle paylaşmak istedim. Umarım ilginizi çeker. Gerçi az önce de belirttiğim gibi bir çok önemli satırlar hala kitaplardaki yerlerini koruyorlar ancak onları tekrar bulup not etmem imkansız gibi duruyor fakat belki de ilerleyen zamanlarda el atma imkanım olabilir…

“Wall Street’in göbeğinde kol gezen Dreyfuss aslanına bir bak hele. Bundan daha açık seçik mesaj olabilir mi? Ya yiyeceksin ya da seni yiyecekler. Buna orman yasası derler arkadaş ve eğer bunu kaldıramayacaksan, vakit varken kendini dışarı atmaya bak.” – Paul Auster, Cebi Delik

“Bu Ortodoks görüşün karşısında, Thomas’ın sadece farklı bir kesimini temsil ettiği “Gnostikler” vardı. Onlar da İsa’nın kelimenin gerçek anlamı ile değil yaşamaya devam ettiğine inanıyorlardı. Gnostikler için, İsa vecde gelme sırasında, hayallerde ve düşlerde görünüyordu. Daha çok, bin yıldan fazla bir zaman sonra Martin Luther ya da bugünkü çeşitli bağımsız kiliseler gibi, Gnostikler İsa’nın herhangi bir zamanda herhangi bir bireye görünebileceğine inanıyorlardı” – Paul Aron, Tarihin Büyük Sırları

“Taş takvim 3.7 metre çapında ve 24 ton ağırlığındadır. Kalınlığı ise 91 cm kadardır. 15. yüzyılda yapılan bu taşın 52 yılda tamamlandığı bilinmektedir. Bu taşın oyularak yapılması 1479’daki 6. Aztek monarşisi döneminde gerçekleşmişti ve Azteklerin pagan inançlarının bir parçası olan Güneş Totemi’ne adanmıştı. Taşın hem mitolojik hem de astronomik önemi vardır.” – Mandos, Aztekler

“Müsaadenizle, bu vaiz efendinin son sözünü cevaplamak istiyorum. Hacı-hoca-vaiz-imam takımının, biz köpekleri hiç sevmemeleri malumunuzdur elbette. Bana kalırsa, mesele Hazreti Muhammed’in üzerinde uyuyakalan bir kediyi uyandırmamak için eteğini kesmesiyle ilgili. Kediye gösterilen bu zarafetin bizlere gösterilmediği hatırlanarak ve nankör olduğu en aptal âdemoğlu tarafından bile bilinen bu mahlukla ezeli savaşımız yüzünden Rusulullah’ın köpeklere bir düşmanlığı vardı, denmek isteniyor. Abdest bozar diye camilere sokulmayışımız, yüzyıllardır cami avlularında kayyımların sırıklı süpürgelerinden yediğimiz dayaklar, kötü niyetlerle yapılmış bu yanlış tefsirin sonucudur.” – Orhan Pamuk, Benim Adım Kırmızı

” Bu günlerde çocuklarımızı övgüye boğuyoruz. Övgü, özgüven ve akademik başarının bağlantılı olduğuna inanılıyor. Fakat yeni araştırmalar aksini iddia ediyor. Son 10 yılda gerçekleştirilen özgüvenle ilgili bir dizi çalışma, bir çocuğu zeki olduğunu söyleyerek övmenin okul başarısına yardımcı olmadığını söylüyor. Aksine başarının düşmesine neden olabiliyor. Çocuklar övgüye genellikle vazgeçerek karşılık veriyor. En iyisini zaten yaptıysam niye yeni bir resim yapayım? Veya çocuk aynı performansı yineliyor. Eskisi onca alkış aldığına göre niye yeni bir şey çizeyim? “ – Stephen Grozs, İncelenen Hayatlar

“Kocataş gemisinin beni bıraktığı Eyüp ile derdim, Haliç’in sonundaki bu küçük ve mükemmel köyün bana gerçek değil, hep bir hayal gibi gözükmesidir. Kendi içine kapalı, “Doğulu”, esrarlı, dindar, pitoresk, mistik bir hayal olarak Eyüp o kadar mükemmeldir ki, bana bir başkasının İstanbul’a yakıştırdığı bir Doğu hayaliymiş, İstanbul’da yaşayan bir çeşit Türk-Doğu-Müslüman Disneyland’iymiş gibi gelir.” – Orhan Pamuk, İstanbul, Hatıralar ve Şehir

” Bu bana Pablo Picasso hakkındaki bir hikayeyi hatırlattı; Bir gün kadının biri onu markette görür ve bir parça kağıt çıkarır. “ Bay Picasso “ der heyecanlı bir şekilde. “ Ben büyük bir hayranınızım, benim için küçük bir çizim yapabilir misiniz? “ Picasso mutlu bir biçimde bunu kabul eder ve hızla kadının uzattığı kağıda onun için bir parça sanatını karalar. Kağıdı verirken gülümser ve der ki; “ Bu bir milyon dolar edecek… “ Kadın şaşkın bir şekilde cevap verir. “ Bu küçük şaheseri yapmanız sadece 30 saniye sürdü… “ Picasso gülümseyerek der ki; “ Sevgili hanımefendi, o şaheseri otuz saniyede yapmayı öğrenmem 30 yılımı aldı… “ – Robin Sharma, Mükemmellik Rehberi

” Pandora, Yunan mitolojisinin Havvası niteliğindedir. Efsaneye göre Pandora, erkeklere bela olsun diye yaratılmıştır. Tanrılar tanrısı Zeus’un buyruğuyla su ve topraktan heykeli yapıldıktan sonra canlandırılmıştır. Sözcük olarak “ tüm armağan “ anlamındadır. Çünkü ona Afrodit güzelliğini, Minerva çekiciliğini, Hermes kurnazlığını ve yalancılığını armağan etmiştir. Böylece kadın ilk yaratılışta tüm tanrı niteliğini almıştır.” – Turan Dursun, Din ve Cinsellik

Aslında bu ve bunun gibi yüzlerce notum vardı. Ancak az önce de belirttiğim gibi hepsi kitapların içinde gizlenmiş benim tekrar onları keşfetmemi bekliyorlar. Kim bilir belki bir gün yeniden onlarla göz göze gelebilirim…

Umarım bu alıntılarım sizlerin de hoşuna gitmiştir.

Sevgilerle…

Kısa Alıntılar” için 2 yorum

  1. O kadar etkilendiğim ve unuttuğum kitaplar geldi aklıma. Not almadığım ama farklı dönemlerde geri dönmek istediğim cümleler…
    Çok güzel paylaşımlar. Ben de notlar alacağım böyle.

    Liked by 1 kişi

  2. Ben de dönüp bakmayı düşünüyorum 😊

    Beğen

Lütfen bir cevap yazın.

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close