Aşk İçin Ölmeli…

Biraz daldan dala atlayacağım… Kusuruma bakmayın. Güzel bir kırmızı şarap açtım yine; Sezen eşliğinde. Yine loş bir ışıkta içimden iki satır karalamak geldi… Nerelere gittiğimi sormayın sakın, söylemeyeceğim. Fakat çok güzel bir alemdeyim. Sessiz ve sakin. Ama güzel melodilerle…

Aşk için ölmeli… Aşk o zaman aşk!

Bu aralar geç uyanıyorum. Bilmiyorum neden. Halbuki bu sabah 7’de uyandım. Baş ucumda duran telefonun ekranına baktım; bildirim var mı diye… Elime aldığım telefonu bırakıp tekrar uykuya daldım. Yeniden uyandığımda saat 9 olmuştu. Aradan geçen 2 saate ne kabuslar sığdırmışım anlayamadım. Anlatsam kabus değil, toz pembe rüyalar derdiniz… Fakat benim için kabustu…

Son bir haftadır keyifsizim. Derinlere dalmaya gerek yok; fakat bir şeyi yine anladım… Hayatımız kalpsizlerle dolu. Sakın yanlış anlamayın, aşk meşk olaylarını unutalı neredeyse 6 sene olacak. Bir çok şeyi unutmuşken, yine aynı şeyleri en baştan hissetmek iyi mi kötü mü bilemiyorum… Duygusuz insanları samimi sanmak ne aptallıkmış meğer. Her defasında gerçekleri unutup yeniden keşfetmek insana koyan.

Daldan dala atlayacağım demiştim. Özür dilerim tekrar. Evet 2 saat sonra uyandım. Sabahın dokuzu. Yine telefonu elime aldım. Bildirim var mı diye… Neyse ki yok! 6 sene önceydi o sabah uyandığında gelen bildirimler. Güne huzurla başlamama sebep mesajlar. Yalnızlık nasıl da alışkanlık yapıyor bir bilseniz… Hele ki etrafınız güveneceğinizi sandığınız vicdansızlarla doluyken… Yine vicdan yoksunlarına bağladım. Anlayacağınızı biliyorum. En azından sizin samimiyetinize güveniyorum.

Bugün biraz erken gitmek istedim kulübe. Hazırlanırken de müzik dinlerim bilirsiniz. Bilmiyorsanız da öğrendiniz. Sezen şu an; uzak benden aşk uzak artık diyor… Kırmızı şarap içtiğimi biliyormuş gibi. Duygu yüklemesi yapıyor bana. Daha çok yazmam için teşvik ediyor. Aşk öyle uzakmış ki benden meğer. Her gün yeniden öğreniyorum bu gerçeği… Bakın cümlenin sonunda bu defa ruhsuzlar yok.

Evet hazırlanırken müzik açtım yine. Duman’ın Her Şeyi Yak yorumunu tekrara alıp dinledim. Şarkı bitiyor ve yeniden başlıyor, bitiyor ve yeniden başlıyor… Unutmayın sakın, her yeni sabaha yalnız başınıza uyanıyorsunuz ve ekranınızda tek bir bildirim bile yok… 6 sene önceydi hani hatırladınız mı? Sizin hatırlamanıza gerek yok. Ben hatırlıyorum. Ama sadece tebessümle…. Bu akşam şarap eşliğinde bir şeyler karalama sebebim 6 sene öncesi değil; hala çevremde kalpsizlerin olması. Ruhsuzların olması. Hepsinin yalanlar üzerine kurulu dünyası… Ama sorsanız korkarlar… Aslında korkmazlar, yalanların arkasına saklanırlar… Kurdukları o yalan dünyanın kölesi olmuşlar…

Evet Her Şeyi Yak dinledim kulübe gidene kadar. Kaç defa çaldığını hatırlamıyorum. Sadece Duman’dan dinledim. Aşk için ölmeli mi yoksa aşk koca bir yalan mı düşünüp durdum yol boyunca… Aklıma neler, kimler gelmedi ki… Çok fazla kimse gelmedi dürüst olayım. Kafanızda soru işaretleri olmasın. Çok eskilere de gitmedim hani. Sorsan yanı başımda! Hani 3 dakika mesafe desen belki o kadar yakın. Evet inanın o kadar yakın. Koca bir yalan kadar yakın…

Ne kadar kolay aslında; bir kıvılcım yeter ben hazırım bak! İster öp okşa, istersen öldür… Bu kadar savunmasız, bir o kadar da cesaretli… Bu kadar hazırken, karşında yalanlar ordusu… Ateşlere yürümek için can atarken, yokluğu ya da varlığı yetmiyorken… Bu satırlar hüzün dolu gelmesin sakın size. Hepsini kaybettim ben yıllar önce. Bir çok şeyi de gömdüm toprağın dibine. Artık öyle inanmıyorum ki bir çok söze… Ne şarkılara, ne şiirlere ne de kimselere…

Sadece samimiyet… Tek gereken samimiyet… Yalanlara ne gerek!

Ruhsuz bir bedene ithafen…

Yıllar sonra gecenin bir yarısı beni ekranın karşısına bir kadeh ile oturtup, duygu yüklü şu şarkıları dinletip bu satırları yazdırdığın için…

Teşekkürler beni şu an dinlediğin için.

Teşekkürler samimiyetin için…

2 thoughts on “Aşk İçin Ölmeli…

  1. Gökşen Bozkoyunlu adlı kullanıcının avatarı

    Ah o bildirimler yok mu o bildirimler. Uzun zaman oldu kendimi koparalı bildirim taarruzundan. Pişman olduğumu hatırlamıyorum. Hem duygularımızı hem de zamanımızı esir ediyor. “Bildirme kardeşim, sen bildirme. Bilmek istediğim vakit ben bilirim ne yapacağımı!” diye haykırmak gelirdi içimden. Öneririm. Öyle huzur dolu ki böylesi.
    Değişken ruh haliniz de tıpkı sıcağı soğuğu birbirinin içine geçmiş mevsim gibi. Bir an güneş parlıyor, an geliyor şimşek çakıyor gibi. Enerjinizi sünger gibi çeken her be varsa enerjinizi üstlerine salarak ters salvo ile döngünün rotasını sizden yana çevirebilmek elbette mümkün. Bunda ne kadar istekli ve gönüllü olduğunuza karar vermeniz başat koşul. Hayat her zaman aynı rüzgârla aynı yönde ilerlemiyor. Dümeni elinize alma vakti gelmiş sanki. Ne dersiniz ?

    Liked by 1 kişi

  2. onursusan adlı kullanıcının avatarı

    Aslında dümen elimde… Sadece arada ellerimi dümenden çekiyorum. Kısa bir süreliğine tekneyi rüzgarın götürdüğü yöne bırakıyorum… O yönün yanlış yön olduğunu anladığımda da tekrar dümenin kontrolünü üstleniyorum. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim…

    Liked by 1 kişi

Lütfen bir cevap yazın.

search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close