Deli Eder Beni…

Bunca güzel saatten sonra… Seni bırakıp gitmek yok mu?

85 doğumluyum… Yedili yaşlarım.

Babaannenim evinde, sıcacık sobanın önünde kasetlerden kendime ne kuleler, ne yüksek binalar yaptım hala dün gibi hatırlarım.

Çeşit çeşit kaset kutularının önünde farklı farklı sanatçıların fotoğrafları, albüm adları… O zamanlar umrumda mı? Yapabildiğin kadar yüksek bir kule yap, sonra hepsini bir anda devir… Bundan daha büyük ne keyif olabilir ki?

Babaannem zaten televizyonda Cesur ve Güzel’i izliyor. Dakikalarca birbirine bakıp duran, geçmek bilmeyen seansların olduğu, yakışıklı erkeklerle güzel kadınların durmadan öpüştükleri o meşhur pembe diziler. Neden bu kadar bakışıp duruyorlar ki? Bu bakışmalardan sonra sarılıp öpüşmek daha mı keyifli oluyor? Sanki umrumda… Kasetlerden kuleler yapıp onları yıkmak varken.

Yerli ve yabancı onlarca, hatta yüzlerce kaset… Zaten TV ünitesinin (ki günümüz TV üniteleri ile alakası yok. Direkt duvara gömme dolapların olduğu bir ünite.) üzerinde müzik seti duruyor. Müzik seti diyorum ama bildiğiniz radyolu kaset çalar. Panasonic marka. Ansiklopediler, kasetler, biblolar… Bir dakika; kasetlerin hepsi yerde. Oynuyordum ya hani onlarla…

Bülent Ersoy’un çeşit çeşit albümleri. Zeki Mürenler, yabancı karışık kasetler… Ve daha neler neler…

O yaşlarda ne anlarım ki güzel sesten, muhteşem albümlerden… Ne çalarsa onları dinliyoruz. Evet yakın zamanda ailem bana Walkman’de alacaktı. Ancak o zaman da popüler sanatçıları dinliyor olacaktım. Bülent Ersoy bana göre değildi hala… (Eskiden erkek olduğunu filmlerden falan biliyordum ama. Sanki ufacık çocuk için çok da önemli bir şeymiş gibi…)

Ablan Kurban Olsun Sana… 1992 yılı, 12 şarkının yer aldığı muhteşem albüm. Zaten sesin kalitesini tekrar etmek bile saçma olur. Ne plaklar, ne kasetler, ne CD’ler ne dijital kayıtlar… Hiç fark etmez. Bülent Ersoy’un sesinin mükemmelliğini anlatmaya kelimeler yetmez. Haddim de değil.

Evet oynadığım o kasetlerin arasında da olan o albüm… Ne zaman parçaları dinlesem karşıma çıkan o albüm kapağı. Beni o çocukluğuma alıp götüren muhteşem albüm. Çocukken umrumda olmayan, ama belirli yaştan sonra saygıda asla kusur etmeyeceğim muhteşem yorumlar, şarkılar… Akıl almaz bir ses.

Albüm içindeki her şarkının farklı bir güzelliği. Arkasında hikayelerin olması. (Araştırmanızı öneririm.)

Ve en sevdiğim o parça…

Çılgın gibi aşıkken sana, paylaşmak yok mu yalnızlıkla…
Tenimde terin kokar, yanar bedenim hasretinle.


Geceleri senin yerine, duvarlarla konuşmak yok mu?
Düşlere dalıp bir başıma, sevişmek yok mu hayalinle…

Deli eder yüreğimi yokluğun…
Deli eder…

Lütfen bir cevap yazın.

search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close