Başlık kendime olan isyanım. Çünkü istediğim gibi yazamıyorum. Doğrusu; odaklanamıyorum. Aklıma fikirler geliyor, küçük notlar alıyorum ama onları bir türlü yazıya dökemiyorum. Telefonumdaki notlar uygulamasında bir sürü kısa alıntılar, fikirler, başlıklar birikti gitti… Hepsi kaleme alınmak için beni bekliyorlar. Ben ise yoğun iş temposunun ardından eve gelip, sevdiğim bir Youtube kanalında kısa bir vakit geçirip uykuya dalıyorum. Kafam çok meşgul. Sürekli bir şeyler düşünüyorum. Belki de boş şeylere kafa yoruyorum. Bilemiyorum.
Yine bir Çanakkale serüvenindeyim. Ailemle vakit geçiyorum. Sonbaharın son demlerinin yaşandığı şu günlerde burası inanılmaz sakin ve keyifli. Çok az insan var. Bir sürü de kedi var. Mis gibi hava var, muhteşem bir deniz var… Kim dönmek ister ki İstanbul’a? Tabi ki her güzel şeyin son bulduğu gibi bu kısa molam da birkaç gün sonra son bulacak. Ve bitmek bilmeyen koşturmacalar yeniden başlayacak.
Belki de sır bu. Huzurluyken yazmak istiyorum. Sakinken yazmak istiyorum. İstanbulda bulunurken, o yoğun ve koşturmaca dolu günlerde kendimi bir şeyler karalamaya hazır hissetmiyorum. Her ne olursa olsun, şu anın keyfini çıkarıyor olup, bir iki satır karalamak bana ayrı bir keyif verdi. Yanımda masmavi bir deniz, yukarıda sıcacık bir güneş. Etrafta dolaşan kediler ve sevdiklerim…
Huzur.
Aldığın küçük notları da paylaşabilirsin.
BeğenBeğen
Güzel fikir. Bir kaç konu başlığım var. Önce onlar ama. 😊
BeğenBeğen