Hangi Zamanın Yönetimi?

Cevabı en baştan vermek istiyorum… Yönetim falan yok. Yönetememek var.

İçerik bolluğu ve bilgi seli karşısında çaresizlik. Ne kadar da tanıdık değil mi? Karantina döneminde yine bir nebze iyiydik. Evlere kapandık, günün kısa bir diliminde basit işlerimizi hallettik ve geriye kalan zamanımızı dizi, film, kitap, video oyun, müzik, sosyal medya, klip ve diğer hobiler ile geçirdik… Spor mu? Evde iki şınav çekip on mekik yapınca spor mu yapmış oluyorsunuz? 

Ya şimdi? İş yaşamını geçiyorum… Zaten orada odaklanmamız gereken onlarca farklı kalem var. Önceliklerimizi görev tanımımıza göre zaten şekillendirmekte serbestiz. Peki ya özel hayatımız? Hangimiz ciddi kurallar koymayı becerebiliyoruz bilemiyorum. Benim şu son zamanlarda içerik üretme ve tüketebilme konusunda ciddi saplantılarım oluşmaya başladı. Bir dönem belirli konularda detoks yapabiliyorken, bir dönem çevremin de etkisiyle bir çok şeyden eksik kaldığımı hissetmeye başlıyorum ve ciddi oranda da o konularda kendimi yoksun hissediyorum. Halbuki pandemi dönemi ne güzeldi. Etrafında kimseler yokken, kendini cam fanusla sınırlamışken, yaptığın az ve öz şeyler seni mutlu edebiliyordu… Edebiliyor muydu?

Ya şimdi? Bir kahve molasında karşına oturan kişi Disney Plus’da Buffy’yi seyredip yeniden 90’lara döndüğünü söylüyor. Ardından bir müşteri Netflix’de yer alan yeni bir filmden bahsetmeye başlıyor. Sonra bir arkadaşın GamePass’e gelen yeni oyunu oynayıp oynamadığını soruyor. Twitter’da Trend Topic neler olmuş gördün mü diyor bir diğeri. Ardından bir başkası yeni çıkan şu kitabı okumaya başladın mı diye soruyor. Peki ya Mabel Matiz’in Karakol parçası olay olmuş onu izledin mi? Mesai bitiyor, eve doğru yol alırken kulaklığında bir kaç yeni parça beğeni testini geçmeye çalışıyor, eve gidip acaba ne izlesem diye kendine sormaya başlıyorsun… Amazon Prime’mı yoksa Netflix mi? Yok yok Disney olsun. Ya da bir dakika Pillars of Eternity oynuyordum ben. Nerede kalmıştım? Peki yeni aldığın 943 sayfalık METRO üçlemesi kitap ne olacak? Nasıl yani? Blog sayfana içerik üretmeyi bırakmayı düşünmüyorsun herhalde? Yarın için yemek hazırlamayacak mısın? Sabaha bırakma sakın, kendini çok iyi biliyorsun; sabah kesin Youtube’da güncel haberlere bakacaksın. Mesai öncesi antrenman da yapmam lazım. Kirliler de iyice birikmeye başladı. Kim yıkayacak bunları…

Ben küçükken; özellikle 90’ların başında sadece sokak vardı. Evet bildiğimiz sokak. Apartmandan koşa koşa elimizde meşin topla sokağa çıkar çift kale maç yapar yorgun argın akşam ezanında annemin sesiyle eve döner, akşam yemeğini yer sonra biraz TV izler ve uykuya dalardım… Sabah keyfim de, TV’de en sevdiğim çizgi filmlerin olduğu çocuk kuşaklarıydı. Odamda ATARI’mi doğru düzgün açtığımı hatırlamıyorum bile. Arkadaşlarımla sokaklarda saatlerce oynamak, kirlenmek ve yorulmak belki de paha biçilmez bir zevkti. Şimdi ise hangi şeylerden zevk alacağımızı unutur olduk… Pahalı zevkleri saymıyorum bile. Onları zaten ayda bir yapar olduk. Kısa ve geçici şeyler.

Her neyse… Tüketecek çok şey var. Fakat aralarında paha biçilmez olanı bir tane.

O da zaman.


Lütfen bir cevap yazın.

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close