
Elimden geldiğince, söz verdiğim şekilde bu sene daha fazla paylaşım yapmaya çalışacağım. Fırsat buldukça bir iki satır karalamaya devam edeceğim. Fakat son bir kaç günüm biraz stresli ve yoğun geçti. Bir çok şeye yeteri kadar odaklanamadım. Odaklanmakta zorlandım…
Genellikle akşamları eve geçince, kafam rahat olursa kitap dışında dergi ya da gazete okumaya çalışıyorum. (Gazete mi demeyin Oksijen gazetesinden bahsediyorum…) Her ne kadar ara ara yeni GQ dergileri alıyor olsam da arada eskilerini de açar gözüme güzel gelen moda sayfalarına uzun uzun bakar, makaleleri tekrar okumaya çalışırım. Tabii GQ okuyoruz da ne değişiyor diye sormayın… Okumak güzeldir. Bu arada sadece GQ değil, aylık edebiyat ve felsefe dergilerini de düzenli takip etmeye çalışıyorum… Ancak yukarıda da bahsettim ya, son bir kaç gündür; hatta bir kaç haftadır karmaşıklık ve yoğunluk aldı başını gidiyor…
Bu akşam sakin bir günün ardından bir kaç ay önce aldığım Kafka Okur dergisinin kapağında Oscar Wilde’ın olduğunu hatırladım… Tabii ki sayfaları yeniden çevirmeden, bir iki satır bir şeyler okumadan günü sonlandırmak olmazdı…
Her birimiz içimizde taşırız, hem Cenneti hem Cehennemi.
Oscar Wilde
Oscar Wilde’ın trajik yaşamı hakkında bir şeyler karalayacak değilim. Ancak ünlü Reading Baladı’ndan (ki dergiyi okuyunca haberim olmuştu, iyi ki de olmuş.) bir kaç satırı sizlerle paylaşmak istiyorum…
…
Kulak verin sözlerime iyice
Herkes öldürebilir sevdiğini,
Kimi bir bakışıyla yapar bunu
Kimi dalkavukça sözlerle…
Korkaklar öpücük ile öldürür
Yürekliler kılıç darbeleriyle.
Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür.
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur…
Kimi aşk kısadır, kimi uzundur
Kimi satar kimi de satın alır.
Kimi gözyaşı döker öldürürken;
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür!
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez…
…
Tabii derginin sayfalarını karıştırıp okumaya devam ederken, son sayfaya geldim biraz gözlerim yorulmuş halde… Ne de güzel sonlanmış meğer dergi şu satırlarla beraber…
Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki, bir bütün olarak içimize sığmaz; sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran, başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür; bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını fark etmeyişimizdir.
Marcel PROUST
Kalın sağlıcakla… Sevgilerle, saygılarla.