
Yıl başında kendime bir hedef koymuştum. Kitap okumak ile ilgili… Şu satırları yazarken ne hedef koyduğumu hatırlamıyorum. Ancak geçen seneden daha fazla kitap okumam gerektiğiyle ilgili olduğunu hatırlıyorum.
Peki Ocak ayına iyi bir başlangıç yapabildim mi? Üç kitap okuyabilmişim. İyi mi? Yorum yapamıyorum. Sıfırdan iyidir.
Okuduğum iki kitap geçen sene Eylül ayında almış olduğum kitaplardı. İkisi de sevdiğim oyuncuların yazmış olduğu kitaplardı. Bir oyuncu Roger Moore, diğeri de Sean Penn. Hangi oyuncuyu daha çok sevdiğimi merak ettiyseniz hemen söyleyeyim. 007 dersem sanırım anlarsınız.
Kitapların içeriği hakkında çok fazla bilmişlik taslamayacağım. Sean Penn’in yazmış olduğu roman benim için pek iç açıcı olmadı diyebilirim. İnternet üzerinden yapılan yorumlara baktığımda da hemen hemen herkeste aynı etkiyi yarattığını gördüm. Roger Moore ise hatıratlarını dile getirdiği için biraz daha keyif verdi okurken bana. Ancak anlattığı oyuncuların bir çoğu benim olmadığım dönemlerin yıldızları olduğu için, biraz yabancılık çektim demeliyim. (Roger Moore > Onur Susan)
Üçüncü kitabım ise Müjdat Gezen’in denemeleriydi. “Normal Olacak Kadar Anormal Değilim” deneme şeklinde yazılmış, keyifli bir kitap. Üzerine çok fazla yorum yapmama gerek yok çünkü kitap konudan konuya atlayan kısa düz yazılardan oluşuyor. İçerisinde Müjdat Gezen’in gençliğinden notlar da yer aldığı için semtler, anılar, ünlü oyuncular keyifli yolculuklar yapmanıza neden oluyor.
Şubat ayına çok kısır başladım. Kendimi disipline edebilir miyim bilemiyorum. Yeni kitaplar da satın aldım. Zaten kitap satın almanın verdiği haz çok enteresan. Hepsini okuyamayacağımı bile bile kitap alarak kendimi tatmin mi ediyorum bilemiyorum. Çevremdeki kitap okumayı seven herkeste bu hastalık var. Eminim terminolojide bir ismi de vardır bu hastalığın. (Şu an hiç araştıracak durumda değilim.)
Bu arada Müjdat Gezen demişken, kitabı okuduktan sonra efsane Türk Filmlerine’de yeniden göz attım. Benim için muhteşem yapımlar olan Gırgıriye ve Kadir İnanır ile oynadığı Uyanık Kardeşler izlemeye bıkamadığım Türk filmleri arasında yer alıyor. (Kişisel görüşüm Gırgıriye filmlerindeki en muhteşem oyunculuk ve karakter Perran Kutman’a aittir. Benim için tartışmasız bir durumdur bu.)
Kitap okumak o kadar güzel ve huzur verici ki… Şimdi şu satırları yazarken ara verip masamın üzerinde duran kitaba gözüm ilişti ve onunla biraz bakıştık. Birbirimize buluşma sözü verdik. Birazdan kavuşacağımıza size yemin edebilirim.
Roger Moore – Ayaktaki Son Adam
Sean Penn – Bob Honey
Müjdat Gezen – Normal Olacak Kadar Anormal Değilim
Sevgilerle.
Keşke bir aya üç kitap sığdırabilseydim ben de. Son altı ayda okuduklarım, San Sebastian’da Hüzün – Ingvar Ambjörnsen, Melankoli I – II – Jon Fosse, Palto – Nikolay Gogol ve Elvira Madigan’ın Kayıp Parmağı – Selma Rønning Aarø.
BeğenBeğen
Bu arada hastalığın adı “tsundoku”.
BeğenLiked by 1 kişi
Benim de her zaman olmuyor maalesef. Şubat ve Mart biraz verimsiz geçti. Bazen oluruna bırakmak daha fazla keyif veriyor insana.
BeğenLiked by 1 kişi
Attım o hastalığı üzerimden…
BeğenLiked by 1 kişi