Onurun Düşünceleri’nden Önce

Sadece Onurun Düşünceleriyle mi blog dünyasında giriş yaptığımı sanıyordunuz? Daha önce bir kaç makalemde 2012’den de önce web sayfalarımın ve blog sayfalarımın olduğunu sizlerle paylaşmıştım. Bugün eski dökümanları karıştırırken, 2008 yılında blog sayfamda (Nuorlife ismindeki blog sayfam.) paylaştığım bir makaleme denk geldim. Aslında makale denmez, kısa bir yazı diyelim… Ve bugün burada hiçbir değişiklik yapmadan o yazımı sizinle paylaşıyorum.

205410_1007511042450_2685_n
MISIR seyahatimizden bir kare…

2008 yılında Kasım ayında (günü maalesef not almamışım) paylaşmışım bu yazımı. Meğer o zamanlar da aşk acısı çekiyormuşum. Sevdiğim ve hoşlandığım kadını kaybetmişim yine. Çok net olmasa da hatırlıyorum o günleri. Ece isimli sevdiğim bir kadın vardı. O zamanlar Yelena hayatıma girmemişti. (Yelena ile 2010’da tanışmıştım…) Ece benden yaşça büyüktü ve çok zeki bir kadındı. Sanırım onu kaybetmek o zamanlar beni çok üzmüş. Daha sonra gülüp geçmiştim ancak o zamanlar pek de gülecek halde değilmişim. 2008 Kasım ayında yazdığım kısa yazım şu şekilde;

Başarmak Aylarca Sürdü Ama… “

Benim sürekli sevdiğim insan her aklıma geldiğinde, bu sayfaları açıp içimdekileri buraya mı dökmem gerekiyor? Gerekmiyorsa neden böyle yapıyorum? Sıkıntım geçmek bilmiyor, anlamıyorum gitti. Sürekli aklıma, gözümün önüne bir sürü şey geliyor. Hala anlam veremiyorum, sanki gerçek değilmiş gibi. Gerçekten hala inanamıyorum. Az önce televizyonda Zeki Alasya, Metin Akpınar tiyatrosunu seyrederken bile, aklıma bu soru geldi. Ne alakaysa artık. Aylarca uğraştım, derdimi anlatabilmek için günlerce dil döktüm… Bu kadar uğraştıktan sonra benim için imkansız olan kişiyle sevgili oldum. Evet aylarca uğraştım, ama ego tatmin etmek ya da bir şeyi kanıtlamak için değil. Hoşlandığım için, sevdiğim için uğraştım. Güzel günlerim de geçti, üzücü günlerim de. Ama hala anlamadığım; bu kadar uzun süre birlikte olabilmek için uğraştığım insan, nasıl da bir kaç dakika içinde beni hayatından çıkarıp attı. “Hayat acıdır” dedikleri; dizilere, filmlere slogan olmuş laf gerçekten de doğrumuymuş? İnanamıyorum, inanmak istemiyorum. Bu kadar çabuk bitmemeliydi. Büyük hatalar da kimi zaman af edilebilirdi. Neden böyle olmadı. Neden son bir şans verilmedi. Daha ne kadar böyle gider bilmiyorum, ama elimden gelen sadece beklemek. Fakat daha ne kadar beklerim onu da bilemiyorum. Onunla tekrar konuşup, her şeyi eski haline çevirebilmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Bunu yapmayı gönülden istiyorum.

Yazıdan anladığım kadarıyla yine bir hata yapmışım. Şimdi düşünmeye çalıştığımda ne yaptığımı hatırlayamıyorum. Ancak o zamanlardan hatırımda kalan aradaki yaş farkının ayrılığa sebep olduğu diyebilirim. O benden yaşça büyük ve akıllıydı. Bu yüzden de sanırım benim kafa yapım ona hiç bir şekilde ayak uyduramıyordu. Bir süre sonra da Ece, bu işin olmayacağını anlayıp benimle olan birlikteliğini sonlandırmaya karar vermişti. Ve bu durumda sanırım bana çok dokunmuştu.

Şimdi düşünüyorumda; o zamanlar güzel günlerdi. Kesinlikle bana tecrübe katan güzel ve anlamlı günler. Ben asla geçmişimle ilgili pişmanlık duymadım. Her daim yaşadıklarımla övündüm, o zamanlara saygı duydum. Buradan ona da bir teşekkür etmek istiyorum. Sanırım o da artık hayatında mutludur. İyi insanlar her zaman mutlu olmalılar. Bunu o da hak ediyordu.

Sevgilerle…

“Onur SUSAN”

Lütfen bir cevap yazın.