Yaşam Koçum

Spor ile ilgilenenler biraz takıntılıdırlar genellikle. Kimisi aşırı derecede, kimisi de normal seviyelerde… Düzenli egzersiz yapanlar özellikle yediklerine ve içtiklerine dikkat ederler. Ve sağlıklı olmak için de ellerinden geleni yaparlar.

Son dönemlerde teknolojinin hayatımıza kattığı en güzel araçlardan biri de antrenman raporlamaları yapan cihazlar oldu. Adım sayarlar, nabız ölçerler ve bununla birlikte kalori hesaplamaları ve anlık takip vs… Kesinlikle teknolojinin bu yönünü çok sevdiğimi dile getirmeliyim. Bu teknolojik cihazların artık hayatımızdaki yeri (spor ile ilgilenenler için söylüyorum) hiç farkında olmadan çok sağlam temellere oturdu bile. Bu arada hemen belirteyim, bu tarz cihazlar profesyonel sporcular tarafından yıllardan beri kullanılıyor. Ancak günlük yaşamımıza son bir kaç senedir girdiğini tekrar hatırlatayım istedim.

Bir kaç yıl öncesinden bu cihazların gelişimini takip etmeye başladım. En sevdiğim ve özellikle temin etmek istedğim cihazların başında FitBit geliyordu. Sadece adım sayar özelliği olmasına rağmen tasarımı ve renkleri çok güzeldi. Ayrıca Apple uyumluluğu da vardı. Fakat sadece adım sayıyordu. iPhone’umu güncelledikten sonra adım sayma özelliği zaten iPhone’umda entegre olarak gelmeye başlamıştı. FitBit benim için artık pek de özel bir cihaz sayılmaz olmuştu.

Kısa bir zaman diliminden sonra ise, Apple bu özellikleri de bünyesinde barındıran Apple Watch cihazını tanıttı. Tam da zamanında! Benim gibi Apple delileri için vazgeçilmez bir ürünü piyasaya sürme zamanı gelmişti. Hatta geçiyordu bile. İşte benim de asla Hayır! diyemeyeceğim bir ürün tam da istediğim özelliklerle piyasaya çıkıyordu.

Apple Watch ile ilgili satın alma sürecimi ve kullanım tecrübemi daha önce Onur’un Düşüncelerinde paylaşmıştım. Tekrar tekrar aynı şeyleri söylemeye gerek yok. Peki Apple Watch’um beni nasıl motive ediyor? Aktivite uygulamasını kullanırken gerçekten kalori hedefime ulaşmak için ekstradan bir şeyler yapıyor muyum? Uzun süre sabit bir şekilde oturduğumda saatim uyarı verdiğinde ayağa kalkıyor muyum? Antrenman yaparken nabzımı daha fazla yükseltebiliyor muyum?

Bu sabah uyandığımda yine kendimi test etmek istedim. Gerçekten diğer günlerde olduğu gibi bu gün de hedeflerime ulaşabilecek miyim diye… Hatta daha fazlası için ne yapabilirim diye de düşünmedim değil. İlk işim aktarmalı olarak gittiğim durağıma yürüyerek gitmek oldu. Evet normalde otobüs ile gittiğim durağıma yine yürüyerek gittim ve ekstradan 140 kalori yakmanın keyfini yaşadım. Mesaim içerisinde zaten durmadan merdiven inip çıktığım için ister istemez antrenmana başlamadan günlük hedefime, yani aktif 480 kalori yakımına ulaşmıştım bile.

Sıra antrenman yapmaya geldiğinde de kesinlikle hedefimin 2 katına çıkabilmek için çabaladım durdum. Özellikle cardio yaparken nabız seviyemi kontrol etmek ve belirli seviyede tutabilmek kesinlikle eğlenceliydi. Daha fazla mesafeye ulaşmak da bir diğer hedefimdi. Bunu da gerçekleştirdikten sonra her başarıda saatimin bana ödül vermesi (sanal bile olsa) beni daha da mutlu etti.

Gün sonunda antrenman bittiğinde ve duştan çıktığımda günlük hedefimin neredeyse 3 katına ulaşmışım. Ve daha eve gitmemiştim bile. Sonrasında da bir 50 kalori cepte. En az 🙂 Eve vardığımda saatimi kolumdan çıkardığımda gerçekten kendimi çok iyi hissediyordum. Çünkü yaşam koçum en azından hedeflerime ulaşabilmek adına beni düzenli olarak bilgilendirmişti. Ve beni motive etmişti. Kesinlikle teknolojinin bu yönünü seviyorum.

Eğer spor yapmayı ve sağlıklı yaşamayı seviyorsanız, ve bir de benim gibi biraz olsun teknolojiden hoşlanıyorsanız, kesinlikle günlük aktivite takibinizi yapın. Yazılı bilgiler sizi her zaman daha fazla motive eder. Gün gün gelişiminizi ve sonuçlarınızı görmek her zaman size iyi gelecektir. Benden söylemesi…

Sevgilerle…